BİNGÖL GÜNCEL TV – Toplantıda Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır,” Türkiye’nin kaderini değiştirebilecek cumhurbaşkanlığı seçiminin üç gün sonra gerçekleşeceği vurguladı.

Bayındır, Pazar günü yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminin Türkiye’nin geleceğinde kritik rol oynayacağını belirtti. Ayrıca seçimin rejim değişikliği için bir dönüm noktası olabileceğinin altını çizdi.

DBP Eş genel başkanı Bayındır, Türkiye’nin zor şartlarla karşı karşıya olduğunu ve önümüzdeki üç gün içinde seçim sürecine gireceğini ifade etti. Bu seçimin ülkenin kaderini belirleyecek çok önemli bir an olduğunu ve antidemokratik uygulamalarla yönetmeyi amaçlayan bir iktidarla karşı karşıya kaldıklarını belirtti. HDP ve Yeşil Sol Partisi’nin demokrasi, özgürlük, adalet, eşitlik ve hukukun üstünlüğünün gereğini göz önünde bulundurarak duruşunu net bir şekilde ortaya koyduğunu belirtti.

Basın toplantısında ayrıca kamusal alanda süregelen tartışmalara da dikkat çekti. Boykot tartışmalarının ve sandığa gitmeme konusunun geçerli olmadığını belirtti. 14 Mayıs seçimlerinde aldıkları tavırla bölge halkının 28 Mayıs Cumhurbaşkanlığı seçimlerine aktif olarak katılarak antidemokratik uygulamalara karşı güçlü bir duruş sergileyeceğine inanıyoruz.

28 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunda net bir tavır sergilediklerini ifade eden, Bayındır, HDP ve Yeşil Sol olarak baskı ve antidemokratik uygulamalarla yönetmeye çalışan bir iktidara karşı olduklarını vurguladı. Parti, bu rejime karşı olduklarını açıkça ifade etti.

Bayındır, kamusal alanda tartışmalar yaşandığını ancak boykot, sandığa gitmeme gibi konuların kendileri için geçerli olmadığını belirtti. 14 Mayıs’ta bölge halkının sergilediği duruşu dikkate aldıklarını ve 28 Mayıs’ta yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimine halkın güçlü bir şekilde katılacağına inandıklarını belirterek, antidemokratik uygulamalara karşı olduklarını açıkça ortaya koydu. Bayındır, bu süreçte Kemal Kılıçdaroğlu’nu desteklediklerini belirterek, Türkiye’de hukukun üstünlüğünü, demokrasiyi ve insan haklarını gözetme yükünün yalnızca kendisine ait olmadığını vurguladı. Özgürlük, adalet, eşitlik ve barışın ancak halkın özgür ve eşit mücadelesi ve direnişiyle sağlanabileceğine inanıyoruz.” dedi.